VALİ (ZEKATI DAĞITMA
GÖREVLİSİ) VE MAL SAHİBİ TARAFINDAN MALIN PAYLAŞTIRILMASI
Şafii (Allah'ın rahmeti ona
olsun) dedi ki: Müslüman bir kimseden alınan fıtır sadakası, rikazın beştebiri
(1/5), madenin zekatı, davar zekatı, mal zekatı, ekin öşrü ve Müslümandan
alınan ne tür olursa olsun sadakaların paylaşımı Berae / Tevbe suresindeki:
"Sadakalar
(zekatlar), Allah'tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekat toplayan
memurlar, kalpleri İslam'a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak)
köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular
içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir?' (Tevbe, 60)
ayeti gereğince aynıdır, değişmez.
Azı da çoğu da
açıkladığım şekilde payedilir. Eğer vali, onu paylaştıracak olursa, o takdirde
bunda toplama işinde çalışanların (zekat memurların) payı düşer. Çünkü onun
üzerinde çalışacak, dolayısıyla o maldan ücretin kendisine verileceği bir amil
bulunmamaktadır. Bu işte amiller (toplama işinde çalışanlar) yoktur.
Eğer mal sahibi, zekatı
ben alıp onu toplayıp paylaştırmak bana aittir, böylelikle benim yaptığım işin
benzerini yapanın ücreti kadar ücret alacağım dese şöyle denilir:
- Sana kendinin am ili
(çalışanı, işçisi) denilemez. Eğer zekat sana farz ise, zekattan herhangi bir
şeyin sana geri gelmesi caiz değildir. Eğer zekatı ödersen, sen ödemekle
yükümlü olduğunu ödemiş olursun. Yoksa onu ödemeyecek olursan, isyankar
olursun. Eğer:
- Peki bu görevi
başkasına verecek olursam ne olur? derse şöyle denilir:
- Eğer sen başkası
üzerine çalışan birisi olamıyorsan, sen kendin çalıştıracak
olursan başkası da
(senin) amilin olmaz ve senin bu işteki vekilin ancak ya senin gibi olur ya da
daha alt bir mertebede bulunur, çünkü zekatı dağıtmak senin görevindir. Bu işi
sen gerçekleştirecek olursan, bu işi yerine getirmek suretiyle gerçekleştiren
kimse için ondan bir şey eksiltemezsin.
Dedi ki: Ben, hiçbir
kimsenin malının zekatı için bir başkasını görevlendirmesini sevmiyorum, çünkü
ondan dolayı hesaba çekilip sorumlu tutulacak olan odur. O halde zekatın
verilmesi gereken yerlere verilmesi hususunda gereken gayret ve titizliği
göstermekte, o başkalarından önceliklidir. Ayrıca, zekatın edası hususunda
kendisinden kesinlikle emin iken başkasının yapacağı uygulama ile ilgili olarak
onu kendi adına ödeyip ödemediğini bilemez. Eğer:
- Ben kayırmaktan
korkarım derse o, kendisi için korktuğunun bir benzeri korkuyu başkası için de
taşır. Bununla birlikte kendisinin eda ettiğinden emin olur, başkasının bunu
yaptığında şüphe eder.
Sonraki için tıkla:
PAVLARIN HAK
EDENLERİN TOPLAMINA YETİP ARTMASI